Bize Gönderin

Bize Gönderin;
Sevgili okur, eğer sen de bizimle yazdıklarını paylaşmak istersen, yazını önümüzdeki ayın 7'sine kadar -bokgibi1blog@gmail.com - mail adresine gönderebilirsin.
" Haydi dök bize kuruntularını... "

18 Ekim 2017 Çarşamba

SOKAKTAYIM -Delikadir-

“Erkenden kararmış günahsız bir günün, içinde barındırdığı derin duyguyu hissedebilen bir sokak lambasıyım.” [Benfy Boodrick]

Kapı açıldı ve ikisi de salonda duran kanepeleri paylaşarak kendilerini sırt üstü attılar. Salman ve Ferdi o gün ki yaptıkları gösteride çok yorulmuşlardı. Ferdi, “Hadi taş-kâğıt-makas yapalım, kaybeden kahveleri hazırlasın. Şu an ne güzel giderdi” dedi. Kaybeden Salman oldu. Bu evin temel kurallarından biriydi: eğer bir iş yapılacaksa taş-kâğıt-makas oynanır ve kaybeden o işi kesinlikle yapardı. Salman kahveleri hazırlarken odayı muhteşem bir kahve kokusu sardı. Duvarda asılı duran Benfy Boodrick posterine bakarak ikisi de aynı anda, “Sokaktayız!” diyerek, her gösteri sonrası kendilerince saygı duruşu olarak belirledikleri sözü söylediler. Sıra günü değerlendirmeye geldi. Salman konuyu başlatan oldu, “Aylardır bu gösteriyi yapıyoruz ama her gösteri öncesinde çok heyecanlanıyorum. Seyirciler sürekli değişiyor, hatta anlık değişiyor. O yüzden oluyor galiba” dedi. Ferdi “Ulan ben meydana gidince altıma sıçacak gibi oluyorum. Bağırsaklarım ne iş yaptıklarını o an hatırlıyorlar galiba.” Salman, “Ama bugün, o küçük çocuğun hareketine iyi karşılık verdin. Oyun hiç bozulmadı. Hatta küçücük çocuğu oyunun içine soktun resmen. Çok iyi reaksiyon aldık.” Ferdi bıyık altından gülerek, “O çocuğu kardeşime çok benzettim, o yüzden oynamasını istedim. Çünkü kardeşimin de tiyatro yapmasını istiyorum.” Ferdi bardağını yanında ki sehpanın üstüne bıraktı, kanepeye uzanarak tavanı izlemeye başladı. Salman onun ne düşündüğünü çok iyi biliyordu. “Yarını düşünüyorsun de mi? Hayalimizi gerçekleştirmek için son bir gece. Acaba heyecandan bu gece uyuyabilecek miyim?” dedi Salman.

Salman ve Ferdi Bülent Ecevit Üniversitesinde Konservatuarda Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro Anasanat Dalı okuyorlardı. 3. Sınıf öğrencisi olan bu iki arkadaş ilk geldikleri sene tanışıp ev arkadaşı oldular. Salman’ın bulduğu bir kitap sayesinde iki arkadaş Sokak Tiyatrosu -Sokak Felsefesi- ile tanıştılar. Benfy Boodrick’in yazdığı “Sokakta Kendimi Buldum” adlı kitabı okuyan bu iki genç tiyatrocu iki sene Benfy’nin felsefesi üzerine çalıştılar. Kendi oyunlarını yazdıktan sonra Zonguldak’ta bulunan Valilik binasının önünde ki meydanda sokak tiyatrosu yapmaya başladılar. İlk başlarda yadırgansalar da ilerleyen zamanlarda halk onları benimsemiş oldu. Hatta birkaç hafta öncesinde gösteriyi izleyen sivil polisler izleyenler arasında ki homurdanmayı fark etmiş ve yaygara çıkaracak üç genci sessiz sedasız oradan uzaklaştırmışlardı. Galiba sanat sever polislerdi. Tabii böyle durumlardan Salman ve Ferdi’nin hiç haberi olmadı. Çünkü onlar bu durumlarla ilgilenmiyorlardı. Sadece çıkıp sanatlarını icra etmeyi kafalarına koymuşlardı. Gelecek her türlü tepkiye, etkileşime hazırdılar. Aylarca burada gösteri yaptılar. Onlar icra ettikleri sanatın bir çerçeve içerisinde kısıtlanmadan özgürce yaparak ve sokakta daha fazla insana ulaşabileceklerine inanıyorlardı. En büyük hayalleri ise Benfy Boodrick gibi yaşadıkları ülkeyi sokak sokak gezerek sanatlarını insanlara ulaştırmaktı. Bu yüzden yarın sabah, yaz tatilinin ilk gününde, bu maceraya başlayacaklar.

Aylar öncesinde, yaptıkları bir gösteriden sonra orada ki seyirciler arasından orta yaşlı bir adam gösteri sonrası yanlarına gelip, “Eğer müsaitseniz sizinle şu karşıda ki kafede birer kahve içmek, biraz sohbet etmek isterim” dedi. Gösterdiği kafe Salman ve Ferdi’nin gösterilerden önce gittikleri “Bkm Kültür Cafe” idi. Genç tiyatrocular bu nazik teklifi kabul edip kahve içmek için yol aldılar. Adamla hoş bir sohbet edip, hedeflerinden bahsettikten sonra adamdan güzel bir öneri aldılar, “Peki bu maceraya ilk olarak Vakıflı Köyü’nde başlamaya ne dersiniz?” İlk lafa atlayan Ferdi oldu, “Vakıflı Köyü neresi? Ne özelliği var ki orada başlayalım?” Adam, “Vakıflı Köyü, Hatay’da bulunan Türkiye’nin Tek Ermeni Köyü olan bir yer. İlk olarak aklınıza ırkçı bir fikir gelmesin. Çünkü sizler sanatçısınız ve böyle bir düşünce içinde olmadığınız için ve hayallerinize tamamen uygun, ilk adımı atmanız için harika bir köy. Özellikle etnik ve sanata fazlasıyla istekli bir toplum.” Salman meraklı gözlerle, “Peki Türkiye’nin Tek Ermeni Köyü ama bizim hayallerimiz için ne önemi var ki?” Adam tebessüm ederek, “Şu an Türkiye’de gidebileceğiniz birçok köy var ama bunların neredeyse hepsi aynı özellikte. Bu köyün bir farklılığı var. Hem siz de böylesine farklı bir kültürün içine gireceksiniz. Belki ilerde sahnede kullanmak için gerekli şeyleri gözlemlersiniz.” Ferdi, Salman’a bakarak “Aslında düşününce bir an mantıklı geldi” dedi. Adam devam etti, “Organik tarıma geçen ilk köy olma özelliği var. Hem o söylediğiniz ‘Paramızı köylerde çalışarak kazanıp, akşamları sanatımızı para karşılığı olmadan yapacağız’ hedefiniz için uygun bir köy. Bu hayale başlangıç için güzel bir durak. Ben gittim gördüm oraları. Gerçekten bu yaptığınız sanata ihtiyaçları var. Eminim tüm köy ahalisi büyük bir istekle karşılık verecek gösterinize” dedi. Organik tarım yapılması, insanların sanata aç olması gençlerin aklına yatmıştı. Adam bu ışığı görerek, “İnsanları çok tatlıdır. Şaşıracağınız derecede iyimser ve sevecen yaklaşırlar. Her sorununuza yardımcı olacaklardır, eminim. Yani bu fikir benim size bir önerim, aklınızda bulunsun.” Sohbet bu şekilde bir saat daha sürdü ve sonrasında kafeden ayrıldılar.

İki genç, bu adamın önerisini benimseyerek, araştırdıktan sonra ilk duraklarını Vakıflı Köyü olarak belirlediler. Yarın sabah erken saatlerde otostop çekerek Hatay’a ulaşmaya çalışacaklar. Kanepede uzun bir süre dinlenen gençler yatak odasına geçip son hazırlıklarını yaptılar. Rahat olmak için üç kişilik çadır almışlardı. Birer tane tulum, ufak yastık, ışıldak ve kıyafetlerini çantalara yerleştirdikten sonra uyuma vakti geldi. Faturaları azaltmak için 2+1 evin tek odasını kapatıp tek odada iki kişi kalıyorlardı. Aslında 1+1 eve çıkmak istediler ama bulundukları çevrede öyle bir ev yoktu o yüzden böyle yapmaya mecbur kaldılar. İkisi de yarın başlayacak maceranın hayalini kurarak güzel bir uykuya daldı.

SUSMUŞ BİR KADIN -Hexa- [Takipçilerimizin Kuruntuları]

               Susmuş bir kadından korkmanız gerektiğini belki size kimse söylememiştir ya da siz hiç anlamamışsınızdır… İzninizle baylar size kendi şahsi fikrimi aktarmak isterim ve bayanlar yanlışım varsa düzeltin…
               Bir kadın neden susar sizce? Tartışmaktan korktuğu için ya da kaybetmekten korktuğu için mi? Olay o değil. Bir kadın susuyorsa kaçın oradan. Var olan bütün beklentilerinizi sıfırlayın.