Forbes, iki katlı olan
evlerinin tavan arasındaki küçük odasında oturmaktaydı. Omuzları çelimsizce iki
yana süzülmüş ve yorgun görünüyordu. İçindeki sıkıntıyı mırıldanmaya başladı:
Biliyorum sakin olmalıyım doktor, biliyorum bütün bunlar gelip geçici şeyler
ama doktor beni anlamak zorundasın! Doktor, hiç kendini tokatlamak istedin mi?
Son 5 yıldır her gün kendimi tokatlamak istiyorum. Rüyalarımı saymazsak
tokatlama konusunda beceriksiz olduğumu söyleyebilirim. Rüyalardaki yanak
kızarıklığı ise acıdan çok uzak, tatmin etmiyor beni doktor. Bazı hatalarım
olmuş olabilir. 
-Forbes!!
- Evet!
- Doktorun geldi, çabuk aşağıya gel!
- Doktorum mu?
- Evet.
- Hemen geliyorum!
-Ama doktorun az önce burada olduğuna yemin
edebilirim… Neyse annemi kızdırmadan aşağıya ineyim yoksa beni kızgın maşa ile
paralayabilir. 
(Salona iner)
Hey! Doktor nerede? Anne?
- Hey Mary annem nerede?
- Annem mi?
- Evet.
- Forbes, yapma bunu bana.
- Hadi ama söylesene, annem nerede? Daha biraz önce bana seslendi, doktorumun
geldiğini ve hemen aşağıya inmem gerektiğini söyledi. Bu kadar çabuk biyerlere
gitmiş olamaz. Mary? Annem nerede?
- Yeter sıkıldım bu oyundan; Annem, Kanyon caddesindeki 13 nolu
mezarlıkta!  
- Bu olamaz! Annem öldü mü? 
Forbes oldukça
sinirli ve üzgün bir ses tonuyla konuşmaya deam etti.
-Gitmeden önce sorularımı cevaplaman
gerekirdi! Ben şimdi ne yapacağım?
Babam! Evet babamın yanına gidebilirim sonuçta o bana
her zaman şunu söyler; “Sıkıldığını hissettiğinde mutlaka benim yanıma gel.”
Duvarda toz içinde
duran saate bakarak;
-Bu saatler onun çalışma saatleri sessiz olmalıyım. 
Kapıdan bir çıtırtı sesi geldi. İçeriye
takım elbiseli iki kişi girdi.