-3. Bölüm-
“Merhaba
günlük. Bu gece sıcacık yatağımda yazıyorum bu yazıları. Annemin akrabası bize
sahip çıktı, çok ilgilendi. Çok seviyorum onu, bana çok iyi davranıyor. İki
katlı evleri var, çok zenginler. Bana üst katta bir oda verdiler. Annem çok
hastaydı ama burada biraz iyi oldu, doktora falan götürdüler. Çocukları
olmuyormuş, beni hep lunaparka götürüyorlar. Bu gece de huzurlu uyuyacağım. Çok
mutluyum günlüüük!!!”
Bay Düşünür hayatının aşkına güzel bir
kahvaltı hazırladı. Masadaki çay bardaklarını doldururken; mutfak kapısına
yaslanmış, onu izleyen Bayan Düşünür’ü gördü. Mor renkli kısa geceliğiyle
kapıdaki afeti devrana bakarken, çayın bardaktan taştığını anlayınca irkildi ve
tekrar döndüğünde Bayan Düşünür onu gülerek izliyordu. Heyecanlı bir şekilde
-günaydın- dedikten sonra Nazım Hikmet’in Hoş Geldin Kadınım şiirinden bir
bukle okudu;
-Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi. Güldün, güller
açıldı penceremin demirlerinde…
-Her seferinde kalbime dokunmayı nasıl
beceriyorsun anlayamıyorum.
-Aslında bunlar sana kalbimin
söyledikleri, ben sadece aracı oluyorum.
-Galiba ben de seni değil kalbini
seviyorum, şüphelenmiyor değilim.
Gülüşerek oturdular kahvaltı
sofrasına. Dün gece Bayan Düşünür’ün dikkatini çeken durum hakkında tekrar
üstünden geçtikten sonra soluğu cinayet büroda aldı Bay Düşünür.
Yardımcılarını yanına aldıktan sonra
bilgisayardan güvenlik kameralarını tekrar izlerken üçüncü kişinin evden
ayrılırken tam kadrajdan çıkacağı zaman sendelediğini gösterdi.